Patronların, kol kanat gerdiği, çok güvendiği, iyilikler ihsan ettiği, önemli sorumluluklar verdiği, arkasını döneceği kahramanları olan "seçkin" yol arkadaşları vardır. Bu lütfa mazhar olan emektarlar, genellikle ikiye ayrılır.
Kahramanlığın bir illüzyon, patronun "bahşettiği lütuf" olduğunu fark edip, sınırlarını bilenler.
Olgunluk, özgüven, haddini bilme vardır. Patrona yakınlıklarını suiistimal etmezler. Kiminle neyi, nerede, nasıl konuşacaklarını bilirler. Çalışanların patronun gazabına uğramaması için yol gösterici, rehber, nasihat eden ya da amortisör olurlar. Şirketin, patronun ve çalışanların iyiliğini düşünür, iyi niyetle hareket ederler. Çalışanlar daha rahatlıkla ulaşılabilir, "güvenle" derdini açabilir. Tüm bu olgun yaklaşımı insanlar iliklerine kadar hisseder, bu sebeple de "şahsiyetleriyle" saygı görürler.
Gerçekten "kahraman" olduğunu ve Çınar'ın gölgesini kendi gölgesi zannedip, küçük krallıklar ilan edenler.
"Buranın patronu benim, patron bana emanet etti, onun vekiliyim" edalarıyla hareket ederler. Güç devşirirler, küçük hesap yaparlar, patronun gölgesinden nemalanırlar. Patronun sadık bir "iş bitiricisi", hazır kıta timidir, "emret" pozisyonunda bekler, sorgulamaz, yaparlar. Onların varlığı patronu rahatlatır. Patronlar da onları "tutar". Onlar da "tutma"yı etraflarına hissettirirler. Patrona yakınlığın vermiş olduğu korkuyla karışık saygı görür, patronun gücünü ve otoritesini kendi "derebeyliklerini" kurmak için kullanırlar. Ve kurarlar da!
Tüm çaba ve gayretlerinin temelinde, vazgeçilmezliklerini pekiştirmek vardır. Çünkü güç, otorite ve maddi imkanları "Patronun Adamı" olarak, nev'i şahsına münhasır işler yaparak elde etmişlerdir. Bir sebeple oradan ayrılırlarsa dışarıda aynı nevi şahsına münhasır işleri ve imkanları bulamayacaklarını bilirler. Dışarıda Patrondan ve çalışanlardan (patronun gölgesinden kaynaklı) gördüğü hürmeti göremezler. Patronun "tutması"ndan sebep, ücretleri de yüksektir. Dışarıda benzer bir patron gölgesi bulamayacakları için aynı gelir standardını yakalayabilmeleri de mümkün değildir.
Patronlar genellikle iki profilin de net farkındadır.
Birinci gruptakilerin sadece kendisi için değil, şirket için de kıymetli olduğunu bilir, onlara saygı gösterir, onlarla olan ilişkilerinde nezaket ve hassasiyeti korumaya dikkat ederler. İkinci gruptakileri "iş bitiriciliğe ihtiyaçları" nedeniyle kendileri inşa ederler. Ne var ki bu profillerin kalıcı olması, şirket içinde şirket kurulmasına sebep olup, kraldan çok kralcılığı kültür haline getiri. İş bitiricilikten elde edilen fayda, kültür, iklim ve iş yapış tarzına doğrudan ya da dolaylı vereceği zararların yanında devede kulak kalır.
Çözüm bu insanları kaybetmek değil, "patronun adamı" olmaktan "şirketin adamı" olmaya evirmektir. Bunun pratik yolu da yedeğini yetiştirmek ve görev/yer değişikliği yapmaktır.
Fotoğraf : Doğa Dergisi
Blog yazılarımızdan haberdar olmak için bültenimize üye olabilirsiniz.
Kommentare