İş hayatında, sorunlarını yöneticisi/patronu ile görüşmek yerine mızmızlanan profiller var. Sorunun üzerine gitmek yerine söylenmeyi tercih ediyorlar. "Daha önce çok dedim, hiçbir şey olmuyor zaten…" anahtar cümleleri oluyor. Farkında olmasalar da inisiyatif almayan, çözüm üretmeyen, dedikoducu konumuna düşüyorlar. Bu da üst yönetim ve çalışanlar nezdindeki itibar ve saygınlıklarını yok ediyor.
Sorunu kendilerine götürmenin önünde patron/yöneticinin bizatihi kendi tavırları engel teşkil edebilir. Ama öncelikle biz konularımızı doğru tarzda gündeme getirebiliyormuyuza odaklanmak gerekir. Bunun için;
Konuları koridorda konuşurken, yöneticiniz üretim sahasını ziyaret ettiğinde, yemek yerken vb ayaküstü dile getirmeyin,
Konularınızı görüşmek için özel zaman ayırmasını sağlayın. Dikkat çekin. Birebir toplantı/görüşme talep edin. Mümkünse bunu rutin haline getirin,
Dersinize hazırlık yaparak gidin. Gündeme getireceğiniz konunun sebeplerini, olası sonuçlarını, alternatif çözüm önerilerini hazırlayarak gidin. Patronlar ya da yöneticiler işini kolaylaştıran insanlarla çalışmayı severler. Zorlaştırmayın, kolaylaştırın,
Patronla iletişim kurarken, kendi tarzınıza değil, onun tarzına odaklanın. Konuları ele alış, iletişim, bilgiyi talep etme gibi tarzlarının farkına varın. Detay mı istiyor, sonuca mı bakıyor? Şüpheci mi yaklaşıyor, güvenerek mi hareket ediyor? Bunun için mizaç üzerine okuyun. Patronun mizaç özelliklerini farkedin. İnsan olarak yanılgılarımızdan birisi, kendi mizaç özelliklerimizin herkeste aynı olduğunu zannedip, muhatabımıza da kendi sahip olduğumuz özelliklere göre davranmamızdır. Bu yaklaşım çalışmıyor.
Bunları yaptığınızda üzerinize düşeni yapmış ve mızmızlanmamış olursunuz. Siz üzerinize düşeni yaptıktan sonra hala mesafe alamıyorsanız önünüzde iki yol var. Mevcut durumu kabul edip, mevcut şartlarda yaşamaya devam etmek ya da mesafe alacağınız yeni yollar aramak. Mızmızlanma lüksünüz yok maalesef.
Fotoğraf : Angie Reyes from Pexels
Blog yazılarımızdan haberdar olmak için bültenimize üye olabilirsiniz.